Bağlanma stilleri deyince kulağa biraz akademik gibi geliyor olabilir ama aslında hepimizin hayatında fark etmeden rol oynayan kocaman bir mesele bu. Yani, “Ben neden böyleyim?” sorusunun cevabı çoğu zaman çocuklukta, özellikle de anne-baba ile kurduğumuz ilk ilişkide gizli.
🍼 Güvenli Bağlanma
Bu stilde olan biriysen, şanslısın demektir. Çünkü kendine güvenin yerinde, sevilmeye değer olduğunu hissediyorsun ve başkalarına da kolaylıkla güvenebiliyorsun. İlişkilerde drama aramazsın, çünkü huzur senin için yeterlidir. Biri mesafe koyduğunda hemen panik olmaz, biri seni çok sevdiğinde de tedirgin olmazsın. “Ne güzel insanlar da var be!” dedirten tarz işte bu.
😬 Kaçıngan Bağlanma
Şimdi gelelim biraz daha dikenli tarafa. Eğer ilişkilerde fazla yakınlıktan kaçıyorsan, biri sana fazla ilgi gösterdiğinde kendini rahatsız hissediyorsan ya da hep özgürlüğünü koruma ihtiyacındaysan… bingo! Kaçıngan bağlanma stiline yakınsın demektir. Bu demek değil ki sevmiyorsun ya da bağ kurmuyorsun, sadece “yakınlık = tehlike” gibi bir inanç zihninde yer etmiş olabilir. Ve bu da genellikle çocukken duygularının pek görülmemesi ya da fazla erken olgunlaşmanla ilgili olabilir.
💭 Kaygılı Bağlanma
Bir mesaj yazıp karşıdan cevap beklerken içten içe kendini kemiriyorsan, ya da “Beni seviyor mu, sevmiyor mu, ya sıkıldıysa?” gibi düşünceler beyninde dans ediyorsa, burada da kaygılı bağlanma sinyalleri var demektir. Bu stil genelde çocukken yeterince tutarlı sevgi görmediğimizde gelişiyor. Yani seviliyorsun ama bir var bir yok gibi, haliyle “ya giderse?” korkusu hep köşede duruyor.
🤯 Çelişkili (Kaygılı-Kaçıngan) Bağlanma
Ve son olarak en kafa karıştıran stil: hem yakınlık istiyorsun, hem de yakınlık seni korkutuyor. “Gitme kal ama fazla da yaklaşma” diyorsun içten içe. Bu tarz, genelde travmatik deneyimlerle oluşuyor ve duygusal iniş çıkışlar daha yoğun yaşanıyor. Toksik ilişkilerin en kolay kurulduğu alan genelde burası oluyor.
Peki bunları bilmek ne işimize yarayacak?
Aslında bu stiller kader değil. Yani sen “Ben kaçınganım, hep böyleyim, yapacak bir şey yok” dediğin an dur! Çünkü farkındalık her şeyin ilk adımı. Bağlanma stilini tanımak, hem kendine hem de ilişkideki diğer kişiye daha adil ve şefkatli davranmanı sağlıyor. Ve zamanla bu stilin etkilerini yumuşatmak da mümkün oluyor.
İlişkiler zor olabilir, ama imkânsız değil. Kendini anlamak ve geçmişin izlerini fark etmek, aslında hem kendinle hem başkalarıyla daha derin bağlar kurmanın anahtarı.
Sonuç olarak…
İlişkiler de, bağlanma stilleri de hepimizin kendi hikâyesine göre şekilleniyor. Mükemmel olmak zorunda değiliz; önemli olan kendimizi tanımak ve bu yolda daha bilinçli adımlar atabilmek. Çünkü bizce, her ilişki önce kendinle başlar.
Bize göre; sevgi biraz cesaret, biraz farkındalık, bolca da kendine şefkatle mümkün. Herkesin “kendi gibi” bağ kurabildiği, yargılanmadan anlaşıldığı bir dünya mümkün… belki de o dünyanın ilk adımı, kendi bağlanma stilini tanımaktan geçiyordur.
Bir sonraki yazımızda yine kendi “bize göre” yorumlarımızla buluşmak üzere! 💌
